Hedefin Tırnaklarında

Çıkarlar uğruna çıkartılmış çıkıntılı dağlar.
Tırmanman gereken büyük bir dağ var.
Hazır mısın tırmanmaya tırnaklarınla?
Düşer ve ölmezsen hedefin tırnaklarında!

İnatlaş ve başar, ol bir mucit
Başaramazsan olmalı cezayı mucip
52 kötü haftaya inat yeniden doğ
Gerekirse öfkeni bir gecede boğ

Uyumak için hiç bir sebebin yok
Ölüm yakın, vaktin mi çok?
Yoksa, hiç mi sabrın yok?
Söyle! tatminsizliklerin mi çok?







İhtimaller kafama düşüyor yine, canımı sıkan ihtimallerin olmayışı değil, kafama düşmesi.

İhtimallere cevaben;
Zaten olmamışsın yada olmayacaksın bari gönlümü ve beynimi rahat bırak da yormayayım kendimi.
Bir şeyi insan gerçekten inanarak isterse onu başarmak için gözü hiç bir engeli görmeden başarabilir. Buna kendi azim ve rızamla denk gelmemiş olabilirim ama inanıyorum ve denk geldiğim örnekleri var.
Ben kendim niye bir şey istemedim yada başaramadım o konuda hala bir netlik oluşturamadım kafam da!
Ya gerçekten istemedim, istiyormuş gibi hissettim. Sadece güzel bir hayaldi. Ya da gerçekten korkak biriyim ve bazı şeyleri gerçekleştirecek inancım yada cesaretim olmadı.
İnsanın ne istediğini bilmesi gerçekten büyük bir lütuf, arada kalıp ne istediğini bilmeden yaşıyorsanız inanın olduğunuz yerde sekip duruyorsunuz ve bu durum canınızı sıkıyor. Mücadele edecek bir hedef koymadığınız müddetçe ne için mücadele etmeniz gerektiğini anlamıyor ve sadece nefes alıp, veriyor ve dümdüz bir yaşam içine sıkışıp kalıyorsunuz.
O sebepten olacak ki! Lütfen kendinize bir iyilik yapın ve ilk düşüneceğiniz ve odaklanacağınız nokta; Ne istediğinizi net bir şekilde kafanızda oluşturmanızdır. Bu ilk aşamayı belirlediğiniz de gerisi çok rahat bir şekilde gelecektir. Çünkü varış noktası belli ve sadece oraya nasıl ulaşabileceğiniz söz konusu oluyor. Bunlar için plan, proje yapıp üstüne durmanız durumunda bir şekilde o varış noktasına varacaksınızdır. Eğer Hedef belirli değilse bu yolda yürüyüp durur ve çoğu yorulmanız da! ya yoldan sapar kaybolursunuz ya da geri döner başlangıç noktasına ikide bir düşersiniz.

Her şey sensin

Deniz senmişsin!
Aldığım nefes sen, her yeri aydınlatan güneş sen.
birbirine aşkla bakan sevdalar bile sensin.
Gülmenin karşılığı sen, ağlamanın anlamı sen.
Kirazda ki tat sen, kavunun kokusu sen.
Annem de ki şevkat sen, babamda ki sahiplenme sen.
Sen meğer bu dünyada ki tüm öğrendiğim duygularsın.
Ve ben yaşamanın tadına kavuşamayanım.

Acının Tadları

Siz birde annesi olmayan çocuğun anneler gününü duymasını…
Babası olmayan çocuğun çocuklu babalı karelerle karşılaştığını… ağabeyi olmayan çocuğun kavga edip başkalarının ağabeylerinden yediği dayağın yürek acısını düşünün.

Fakir bir çocuğun dönercinin önünden geçip döner isteyememesini… Zengin bir çocuğun aile prensipleri gereği özgür yaşayamamasını… Mülteci bir çocuğun dışlanmış olup, kendisi hor görmesini…

Sevilmeyen bir çocuğun kendini dünyaya fazla görmesini bu dünyaya ait olmadığını… Korkan bir çocuğun sığınacak kimsesinin olmayışını… Siz birde düşünmeyen bir çocuğu düşünün neden bunları düşünmediği, görmediğini, duymadığını.

Acının anlatılacak o kadar çok tadı var ki, onlarla yaşamaya alışıp o acılardan ders çıkartıp, o acıların başkalarına acı olmaması için kendimizi ve geleceğimizi hazırlamamız ve unutmamamız gerekir.

Otobüs camında kalbim yine, gidiyorum yine kendimden, kendime kavuşmak bu kadar zor olmamalı. Sorgulamalarım bitmedi ve yine soran ben cevap bulamayan ben.

Ay yüzüme vuruyor, camdan izliyorum da geçmişim geçip gidiyor dışarıda. Geleceğe bu kadar isteksiz mi gidiliyor du?

Bu kadar zoraki olmamalı bırakıp gitmeler, yada bu kadar çaresizce nereye gidildiğini bilmeden gidilmemeli huzurdan ayrılıp.

Yoksunluk

Koskoca dünyada geleceğin müthiş eser yalnızlığını yaşıyor gözlerim
ayna da bile kendimi arıyorum.
Camı açsam oksijen dolacak oda inan hiç açasım yok.
Ağlamak için birine bile ihtiyaç duyuyor insan
Ben sana, bana herkese ağladım. kimse yokken cama bakarak.

Bilemezsin

Bir yaz akşamı çıplaklığı ve rahatlığı ile zamanın akmadığı adeta gecenin uçsuz bucaksız deryalar gibi uzadığı rüzgar esintisinde seni doya doya yaşamak…
Gülerken dişlerin ve dilinin aynı anda gözükmesi, incecik saç tellerinin rüzgarla dansı, minicik adımlarının adımlarımla birleşme çabası, biliyor musun? bastığın taş bile gülümsüyor olabilir!
Bilemezsin!
Sen seni ben gibi görmüyorsun ki!